Ramsay’in modeli, toplam faktör
verimliliğini ortalama verimlilik hesabına göre alan bir ölçme ve değerlendirme
modelidir. Bu nedenle Rapmod ile bir işletmenin dönemler arası verimlilik
endekslerini bulmak mümkün olmakla beraber, işletmeler arası kıyaslamalarda da
bu modeli kullanmak olasıdır.
Rapmod, çıktı olarak üretilen mal
ve hizmetin bütününü almaya çalışır. Bu nedenle çıktılar, aşağıdaki formülle
bulunur:
Çıktı=Net Satışlar + Ürün
stokundaki değişim (Dönem sonu – dönem başı)+ Yarı ürün stokundaki değişim
(Dönem sonu – dönem başı)
Bu formül, daha önceki bölümlerde
ifade edilen “brüt üretim değeri”ne denktir. Ayrıca net satışlar, mal
ve hizmetlerin satış değerinden iadeler, özel indirimler ve ödenen komisyonlar
çıkarıldıktan sonra bulunan değerdir.
Bu sistemde girdiler aşağıdaki
gibi sınıflandırılmıştır, ancak aynı matematiksel hesaplar dilenirse farklı
sınıflandırmalarla da yapılabilir.
-
Ücretler Girdisi (ÜG): Direkt işçilik ve endirekt
işçiliği kapsar.
-
Maaşlar Girdisi (MG): İşletmede çalışan yönetici,
teknik eleman, büro elemanı, vb. personelin toplam giderleridir.
-
Amortisman Girdisi (AG): Üretimle ilgili maddi, maddi
olmayan duran varlıklarla özel tükenmeye tabi varlıklar için ayrılan yıllık
amortisman ve tükenme paylarını kapsar.
-
İlk Madde ve Malzeme Girdisi (İMMG): Mamul ürünü
üretmeden kullanılan direkt, endirekt ve diğer her türlü malzeme gideridir.
-
Dışarıdan Sağlanan Fayda ve Hizmetler (DSFH): İşletme
dışındaki kişi ve kurumlardan sağlanan elektrik, su, doğal gaz, bakım-onarım,
danışmanlık, haberleşme, nakliye, vb. hizmetlere ait giderlerdir.
-
Diğer Girdiler (DG): Yukarıdaki giderler dışında kalan
giderlerdir.
Burada dikkat edilmesi gereken
önemli bir husus, yukarıdaki çıktı ve girdi değerlerinin muhasebesinin, baz
yılın sabit fiyatları esas alınarak tutulmasıdır. Örneğin: Ücretlerdeki ve
maaşlardaki fiyat artışıyla, ilk madde ve malzemelerin fiyat artışı ya da
amortisman girdisinin fiyat artışı aynı olmayacaktır. Aynı şekilde, çıktıların
fiyat artışı da girdilerdekinden farklı olabilecektir. Her birinin, kendine
özel artışlarla (“miktarlar sabit olduğunda fiyattaki değişim ne olmaktadır?”
sorusunun cevabı, fiyat artışıdır) baz yılın sabit fiyatlarına çevrilmesi
gerekmektedir. Aksi takdirde bu modelde ele alınan göstergeler, finansal
performansı göstermekten öte gidemez. Bir diğer tercih edilebilecek yol da,
daha istikrarlı para birimlerine göre hesaplama yapmaktır. Ancak döviz
kurlarındaki değişim, fiyat artış oranı dışındaki faktörlerce de
etkilendiğinden (bazı dönemlerde dövizin aşırı değerlenmesi veya TL.’nin aşırı
değerlenmesi söz konusu olabilir, bu da dönemler arası karşılaştırmalarda
yanıltıcı olabilir), kanımca bu yöntem pek de sağlıklı değildir. Girdilerin
veya çıktıların ithal veya ihraç edilme durumlarına göre dövizle alım-satımlar
gerçekleşiyor olabilir. Böyle durumlarda da, alımların ve satışların o günkü
kurdan TL.’ye çevrilerek cari fiyatların bulunması, daha sonra da fiyat
artışının TL.’ye göre ne olduğunun hesaplanarak baz yılın fiyatlarına
indirgenmesi gerekecektir. Çünkü fiyat artışı hesaplanırken, hiçbir döviz
birimine baş vurulmaz[2].
Dolayısıyla işletmelerin de verimliliklerini hesaplarken, bu sisteme uygun
hareket etmeleri gerekmektedir. İşletme, aynı yöntemleri kullanarak kendine
özgü, yani kendisini TL. cinsinden etkileyen fiyat artış endekslerini
hesaplayabilir. Esasında en uygun yol olarak bu görünmektedir. Fakat Ramsay
Modelinde değerler doğrudan alındığından, eldeki miktar ve fiyat verileri
yeterli değilse, bu hesaplama yapılamayacağından, doğrudan DİE’nin sanayi alt
kollarına ait fiyat artışı endekslerinden ve ücret artışı hesaplarından
yararlanılabilir.
(Not: Yukarıdaki paragraf, yazarın yorumu olup, Ramsay'in modelinde böyle bir açıklama bulunmamaktadır. Hatta Ramsay, parasal değerleri cari değerler olarak almaktadır. Bu durumda yazarın görüşü; bu modelin salt verimliliği yansıtmadığı, çevresel etkilerin sonuçlarının da verimlilikten ayrıştırılmadan modelin içeriğinde yer alması nedeniyle, verimlilik açısından bir analiz değeri taşımayıp, genel bir performans ölçütü olarak değerlendirilmesinin daha uygun olacağıdır.)
Kısmi verimlilik göstergeleri,
aşağıdaki gibi tanımlanmaktadır:
Yukarıda tanımlanan kısmi
verimlilik oranlarının toplam verimlilik oranıyla ilişkisi, TFV1:
Brüt çıktıya dayalı Toplam Faktör Verimliliğini göstermek üzere, aşağıdaki gibi
tanımlanmaktadır:
Daha sonra da, eşitliğin sağ tarafının açılımını gösterelim:
Görüldüğü gibi (1) ve (2) eşitliği sağlanmış oldu. Buna göre TFV1 yalnız bırakılırsa:
Model, ayrıca, katma değere dayalı verimlilik (KDDV2) ile brüt çıktıya dayalı verimlilik ölçümleri arasındaki ilişkiyi de belirlemektedir:
Katma Değer (KD) = Çıktı – İMM -
DSFH
Yukarıdaki matematiksel ifadenin
açıklaması: Katma Değer Verimliliği, “toplam faktör verimliliği”nden, “ilk
madde ve malzeme ile dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler girdilerinin
toplamının toplam girdi maliyeti içindeki payı”nın çıkarılmasıyla bulunabilir.Katma değere dayalı kısmi verimlilik ölçütleri, aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:
Brüt çıktıya dayalı kısmi verimlilikle,
katma değer kısmi verimliliği arasındaki ilişkiler, aşağıdaki gibi bulunmuştur:
İlk madde ve malzeme ile
dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler kalemleri birleştirilip tek bir girdi
faktörü olarak alındığında, yukarıdaki ilişkiler daha sade bir görünüm arz
etmektedir. Esas olarak Ramsay’in önerdiği de budur. Ancak konu, merkezimiz
uzmanlarınca Türkiye’deki maliyet sistemine uyarlanarak İMM verimliliği ayrı,
DSFH verimliliği ayrı olarak ele alınmakta ve yukarıdaki gibi bir sonuç ortaya
çıkmaktadır. Önemli olan burada, Ramsay’in yöntemini kullanarak girdileri
istendiği gibi çeşitlendirmenin mümkün olduğunun bilinmesidir. Orijinal modeli
görmek için, Ramsay’in “Enterprise Productivity Measurement and International
Labour Productivity Handbook”a bakılabilir.
Ramsay, katma değer verimliliği
ile ilgili 2 ayrı tanım yapmaktadır. Bunlardan bir tanesi, yukarıda katma
değer / toplam girdi maliyeti olarak tanımlanmış ve brüt çıktıya dayalı TFV
ile ilişkilendirilmişti. Bu oran, KDDV2 (Ramsay’in katma değere
dayalı ikinci verimlilik oranı) olarak adlandırılmaktadır (Kısaltmaların Türkçe
hali bana ait). Birinci oranı (KDDV1) tanımlamak için ise sistem
dönüştürme maliyeti olarak adlandırılan kavramı tanımlamak gerekmektedir. Bir
işletmede üretim işlevinin amacı dışarıdan sağlanan ilk madde ve malzeme ile
hizmetleri, işletmenin üretim kaynakları ile işleyerek bir ürüne dönüştürmek
olarak tanımlanabilir. Bu dönüştürme süreci ne kadar düşük maliyetle ya da
birim maliyet başına ne kadar yüksek getiri ile gerçekleştirilirse başarı o
kadar yüksek olur. Toplam Faktör Verimliliği sistem dönüştürme maliyetine
dayalı olarak elde edildiğinde, bu başarıyı ölçer ve yüksek olması istenir.
İşletmelerde temel amaç toplam gelirin, işletme maliyetlerinin üzerinde
olmasını sağlamak olmalıdır. Bu nedenle yeni bir değişken olarak sistem
dönüştürme maliyeti şu biçimde tanımlanır:
Sistem Dönüştürme Maliyeti
(SDM)=Toplam Girdi Maliyeti (TGM) – İMM – DSFH
Bu yeni tanımlanan değişkene göre
yeni verimlilik ölçüleri şöyle tanımlanır:
Ayrıca girdi olarak sistem
dönüştürme maliyetinin, çıktı olarak da brüt üretim değerinin alındığı
verimlilik oranı aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:
Verimlilik ölçümü ile ilgili
kısımda, ortalama verimlilik katsayılarının endekslere nasıl çevrileceği
anlatılmıştı. Rapmod’da da aynı yöntem izlenmektedir. Buna göre, TFV1,
TFV2, KDDV1 ve KDDV2 için bu endekslerin ayrı
ayrı hesaplanması gerektiği aşikardır.
Bu modelde, kâr ile brüt üretim
değeri olarak alınan çıktının birbirine oranıyla, brüt çıktıya dayalı toplam
verimlilik oranı arasındaki ilişki de belirlenmiştir:
(Not: Yukarıdaki formüldeki ifadelerde Türkçe karakterlerin desteklenmemesi nedeniyle kelimeler farklı görünmektedir. İfadeler şu şekildedir: "Kâr ya da Zararın Çıktıya Oranı" ve paydadaki ifade "Çıktı")KTS = Maddi Duran Varlıklar Ortalaması (MDV) + Dönen Varlıklar Ortalaması (DV) - Yapılmakta Olan Yatırımlar Ortalaması
Bir Varlığın Ortalama Değeri =
(Dönem Başı Değeri + Dönem Sonu Değeri) / 2
şeklinde tanımlanmaktadır.
Böylece, yukarıdaki tanımlardan
yola çıkılarak, yatırım getirisi (YG) ile brüt çıktıya dayalı toplam verimlilik
ölçüsü ve sermaye verimliliğinin ilişkisi de bu modelde işletmelerin analiz
etmeleri gereken bir faktör olarak sunulmuştur:
Yatırım getirisi (YG), toplam
verimlilik ölçüsü ile sermaye verimliliğinin bir fonksiyonudur. Yani, YG = f
(TFV,SV) yazılabilir. Tanımlardan,
eşitliği bulunmaktadır.
Ramsay verimlilik ölçme ve değerlendirme
modeli, yukarıdaki hesaplamalarla kısıtlı değildir. Her bir girdi faktörünün
toplam girdi yetleri içindeki payına bakılarak, kısmi verimlilikleri ile
toplam faktör verimliliği arasındaki ilişkiler de ayrıntılı bir şekilde
verilmektedir. Bu oranlar da, işletmelerde alınan çeşitli kararların toplam
verimlilikteki yansımalarını görmek açısından faydalı olabilmektedirler. Bu
çalışmada, bu ayrıntılara yer verilmeyecektir. Ayrıntılı bilgi için, Ramsay’in
ilgili eserine bakılabilir.
Gülnur SÖNMEZ, 2002
[1] BÜYÜKKILIÇ, Deniz, İNCE,
Yücel, KISAER, Hülya, TARIKAHYA, Nihan “Verimlilik Ölçme ve İzleme Modelleri”,
Seminer Notları, Denizli, 1998, s: 3-13,
RAMSAY, M.R., “Enterprise Productivity Measurement and
International Labour Productivity Handbook, s:72-81
[2] Bu konuda ayrıntılı bilgi
için DİE ile İTO’nun 1998’de ortaklaşa düzenlediği “Türkiye’de Fiyat İndeksleri
Hesaplama Yöntemleri ve Uygulamaları” konulu panelinin yer aldığı ve aynı adla
İTO tarafından 1998-26 yayın no.’su ile yayınlanan kitaba başvurulabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder